31 Mayıs 2014 Cumartesi

Toz Pembe Modası

Herkese Selam, 
Pembe her zaman en sevdiğim renk oldu. Ama her pembe değil! 'Toz pembe.' Bu rengin kelimesi bile beni mutlu ediyor. Aslında bu rengi küçüklüğümden beri çok seviyorum. Küçükken pamuk şekerini görür görmez heyecanlanırdım. Pamuk şekeri yemek hangimizi mutlu etmez ki? Pudra pembeyi sevmeyen bir bayan olduğuna inanmak istemem :) 

Tasarımcılar da pudra pembeye aşık oldu! Her geçen gün hem ev dekorasyonunda, hem kıyafetlerde, hem de aksesuarlarda bu rengi görmeye devam ediyoruz. Bizler de pudra pembe rengini kullanarak, ilkbahar ve yaz aylarını romantik bir şekilde geçirebiliriz. 

2014 Pembe renk modası hepimizin günlük yaşantımızda, ofiste ve şık davetlerde eşsiz elbiselerle göz kamaştırmamızı sağlarken zariflik ve şıklık içinde sanırım tek yapmamız gereken bu rengin masumiyetine kendimizi kaptırmak... 

Ben de pudra pembe şifon bluzum ve pudra renginin hakim olduğu kolyemle bu trende uyum sağlamak istedim. Pudra pembe bluzumu koyu lacivert skinny jean ile tamamlarken; babet, çanta ve deri ceketimde tercihimi pembeye çok yakıştığını düşündüğüm taba renginden kullandım. 

Herkese toz pembe günler diliyorum :) 
Sevgiyle kalın... 💕

Kot: Zara
Çanta ve Babet: Michael Kors 
Bluz:Koton
Gözlük: Chloe
Kolye: Stylish 
Deri ceket: Mango 


29 Mayıs 2014 Perşembe

Eataly Zorlu

Herkese Merhaba, 
Bugün, uzun bir süredir hep aklımda olan blog yazma fikrini bugün itibariyle uygulamaya koymaya karar verdim :) Yazmayı, yazarken bundan keyif almayı çok seven bir insan oldum her zaman. 

Peki neden 'Live Trends?' Yazılarımda moda, seyahat, yemek, cafeler, dekorasyon ve hoşuma giden, yapmaktan keyif aldığım herşeye yer vereceğim! :)  İlk yazımda sizlere gezmekten çok keyif aldığım, farklı atmosferiyle ve müthiş tatlarıyla her geçen gün daha çok insan tarafından keşfedilen ve beğenilen bir mekândan, Eataly'dan bahsedeceğim. Gidenlerin benle aynı fikirlere sahip olduğuna inanıyorum. Gitmeyenlerin ise bu yazıyı okuduktan sonra gitmiş kadar olacağına, hatta hemen gitmeye karar vereceklerine inanıyorum :) 

'Eataly, İtalya'da doğmuş ve oldukça farklı konseptiyle Manhattan'ın en işlek bölgelerinden birinde kendine yer edinmeyi başarmış bir restoran-market… 5th Avenue, 23 ve 24. Caddelerin kesişme noktası, New York'taki tek adresiymiş.'

Eataly'nin içerisinde, tam olarak 7 restoran, 2 kafe, sevimli hediyelik eşyalar bulabileceğiniz renkli dükkânlar ve birçok farklı gıda ürününün satışa sunulduğu dağınık konuşlanmış market reyonlar bulunuyor. 

Eataly'nin kapısından içeri girdiğinizde önce gerçekten gerçekten şaşırıyorsunuz, çünkü hem bir restoran hem de büyük bir market. İlk başta çok karışık gibi gelen mekan, gezdikçe çok daha keyifli olmaya başlıyor. Buranın her yerinde farklı bir renk var! Manavdayken bile insan neye bakacağını şaşırıyor! Rengarenk böğürtlenler, frenk üzümleri, kıpkırmızı domatesler, olmazsa olmaz kuşkonmaz ve daha birçok değişik meyve ve sebzeler :)  İlk anda bir noktaya konsantre olmak cidden zor. İnsanı heyecanlandıran bir yapısı var. Önce nereyi gezmeliyim diye düşünmeden edemiyor insan. Buna ek olarak, personel o kadar güleryüzlü ki, özellikle İtalyan olan çalışanlarla konuşarken kendinizi İtalya'da hissediyorsunuz. 

Nutellalı krepi ve buffalo mozzarella pizzayı mutlaya deneyin! Biz erkek arkadaşım Alperle tek kelimeyle herşeye bayıldık! Yemeğimizi yiyip, tatlı ve kahve keyfi yaptıktan sonra özel makarnalardan, balsamik sirkeden ve mozzarella'dan da almayı ihmal etmedik :) 

Market bölümleriyle iç içe girmiş restoranlarda yemek yiyen insanlar, ellerinde dondurma ile dolaşan minikler, yemeklerinin ardından başka bir yerde kahvelerini yudumlayanlar, mis gibi krep kokusu, dev nutella kavanozu ve tüm bu manzaranın içinde elinde alışveriş sepetleriyle reyonlardan taze peynir, sebze ihtiyaçlarını alanlar, aynı anda gözünüze çarparak keyifli manzaralar oluşturuyorlar. Hem restoran, hem market olması oldukça zaman kazandırıyor :) 

Mutlaka gidin ! 
Ne demişler: 'Life is too short to eat bad food!' :)